Kimse pahalıdan satmasın kendini, biz bilirizherkezin indirimli günlerini. Gidene üzülme başkasına g...idiyordur,gelene sevinme başkasından geliyordur... Biz üç kişiyiz; BEN, KEYFİMVE KAHYASI... Beni tanıyan bilir, bilen anlar, anlayan susar,anlamayan uzar. Ayık ol, panik yapma, rahat ol bak dalgana, üç günlükdünya n......e sana kalır ne de bana, giden dönüyorsa bırakdönsün NE KAYBETTİĞİNİ BİRDAHA GÖRSÜN!..

18 Nisan 2009 Cumartesi

Genç rahibelerden biri koşarak gelir ve başrahibenin önünde diz çökerek;
Değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi.
Ne oldu kızım ? - Arka bahçede çiçek topluyordum, bahçıvanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana...
Tecavüz mü etti ?
Evet.
Peki kızım sen şimdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç.
Bahçıvanın oğlu ile ben ilgilenirim.
Limon hamileliği önler mi ?
Hamileliği önlemez de en azından sırıtmanı engeller.

13 Nisan 2009 Pazartesi

ACININ GİZLEDİĞİ ARMAĞAN

Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden sağ kurtulan adamı, dalgalar küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi.

Adam ilk günler kendisini kurtarması için Allah'a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu, ne giden…

Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu.

Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah'a dua ediyordu. Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman, dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu.

Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah'ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi keder ve üzüntü içinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde, başına bu olay geldiği için sitemler etti.

Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük

sesiyle uyandı!


Bitkin adam kendisini kurtaranlara sordu;
"Benim burada olduğumu nasıl anladınız?"
Cevap onu hem şaşırttı, hem de utandırdı:
"Dumanla verdiğiniz işareti gördük!"

Canımızı sıkan, göz yaşlarımızı inci gibi döküveren olaylar sessiz bir kurtuluş çağrısı, bir mutluluk davetiyesi belki de… İlk bakışta dayanılmaz gelen acı anlar, sonrasında kalbimizi kuş gibi hafifleten, ruhumuzu ısıtan tatlı tecrübelere dönüşüyor. Aydınlıkta seçemeyeceğimiz bir ışık, karanlık basınca fenerimiz oluyor. Keyfimiz yerindeyken burun kıvırdığımız tavsiyeler, yaslı anlarımızda imdadımıza yetişiyor. İyilik hallerinde sırt çevirdiklerimiz, zor anlarda sırtımızı dayadıklarımız oluyor.

Hikayede yanan kulübenin dumanıyla kurtuluş umudunun yeşermesi gibi, yaşamımızdaki kırık dökükler, yıkıntı ve ziyanlar, kayıp ve yenilgiler yenilenmenin, yeniden doğuşun tohumlarını ekiyor aslında…
Acı, derinlerinde gizlenen tatlı hediyelerle dolu. Yapmamız gereken, acıyla barışıp onu çözümlemek, gizlediği armağanı kalbimize buyur etmek…

7 Nisan 2009 Salı

Çocuğumuzun ismi ne olsun?:)‏

Kız hayatında ilk defa bir partiye gidecekmiş, annesi o akşam kızına öğüt veriyormuş.
Kızım bak sen bu partileri bilmezsin, burada çapkın erkekler olur, seninle yatmak için her şeyi yaparlar!
Eğer böyle bir şey olursa, ona"çocuğumuzun adı ne olsun" diye sor, hemen telaşlanır ve senden uzaklaşır...
Kız partiye gitmiş.
Biraz sonra bir genç, kızı dansa kaldırmış, dans ederlerken kıza sarkmaya başlamış.
Kız hemen "çocuğumuzun adı ne olsun" demiş, genç tırsmış ve gitmiş.
Bir süre sonra başka bir genç gelmiş, yine hafiften yılışmalar başlamış, dansetmeler falan derken yine aynı sarkıntılıklar, kız yine "çocuğumuzun adı ne olsun demiş, ama delikanlının hareketlerinde değişen bir şey yok.
Daha sonra kızı bahçeye çıkarıp ıssız bir köşeye götürmüş.
Kız yine çocuk diyecek olmuş, delikanlı lafını romantik sözlerle kesmiş.
Biraz sonra genç,kızın elbiselerini çıkarmış, kız yine
"çocuğumuzun adı ne olsun"...
Gençte yine konuyla ilgili ses yok.
Genç kızla sevişmeye başlamış,kız yine çocuk mocuk dediyse de, delikanlı başka alemde...
Bir süre sonra genç işini bitirmiş, kız hala "Çocuğumuzun adı ne olsun" demekteymiş.

Genç kalkmış, prezervatifi çıkarıp bir de düğüm atmış :

"Buradan çıkabilirse ismi David Copperfield olsun."